
Bir gün Yiğit annesi ve babasıyla birlikte yemyeşil Orman’a gitti Orman çok güzeldi; ağaçlar gökyüzüne kadar uzanıyor çiçekler her renkte açıyor ve kuşların neşeli sesleri etrafta yankılanıyordu Yiğit kıvırcık siyah saçları rüzgarda dans ederken koyu kahverengi gözleriyle etrafa heyecanla bakıyordu Mini minnacık kedisi Pamuk da onun peşinden koşuyor ormanın kokusunu burnuna çekerek mutlu mutlu mırlıyordu
Yiğit, “Bak Pamuk! Şu en büyük ağaç ne kadar da güzel!” diye bağırdı. O ağaç, Orman’ın kalbi olan Greeny’ydi. Yaşlı ve büyük bir ağaç olan Greeny, gözleriyle gülümseyerek, “Merhaba Yiğit! ” dedi. “Ben Greeny! Bu Orman benim evim ve onu korumalıyız!”
Yiğit heyecanla, “Evet, koruyalım Greeny! Bizler doğayı çok seviyoruz!” diye yanıtladı. O gün çevrelerinde o kadar çok şey vardı ki, çiçeklere, kuşlara, ağaçlara hep birlikte rengarenk bir dünya kurmaya karar verdiler. Yiğit, annesi ve babasıyla birlikte ağaçların gölgesinde oturdular, müzik dinlediler, şarkılar söylediler. Pamuk da yanlarında neşe içinde oynuyordu.